17.8.07

* Ömrümüzün son demi

Üniversitede okuduğum yıllarda part-time olarak çalıştığım Rainbow temizlik sistemleri satış işinde, yaşlı kişilere satış yapmaya çalıştığımız zamanlarda kullandığımız ve benim de çok inandığım bir cümle vardı. "Bizden geçti artık, böyle bir sisteme sahip olsak ne olacak ki? Bir ayağımız çukurda zaten... Çok sağlıklı ve pratik olduğunu söylüyorsunuz ama biz alıştık zaten eski yöntemlerle temizliğe" dediklerinde, "tam tersine, esas bu yaştan sonra herşeyin en iyisine layıksınız" derdim.

Aşağıda okuyacağınız yazıyı, katıldığı bir seminerde öğrendiklerini paylaşmak isteyen biri yazmış. Boş bir zamanınızda dikkatlice okuyup, yazının, kendimizi bir an yaşlı insanların yerine koymamıza, anne, baba, büyükanne ve büyükbabalarımıza karşı tavırlarımızı yeniden gözden geçirmemize olanak sağlamasına izin vermenizi rica edeceğim. Zaten binbir zorlukla dolu yaşamlarının son deminde onlar için işleri ne kadar da zorlaştırdığımızı acı bir şekilde anlamak ve artık onlara karşı tavırlarımızı değiştirebilmek dileklerimle...

"Amerikada ailesinde yaşlı bulunan ev bireylerini eğitime alıyorlar. 60 yaşının üstünde olanların kategorisine “ileri erişkin”, 72 yaşının üstündekilere ise “ileri ihtiyar” deniyor. Yaşlı insanın bakış açısıyla çevreye bakmanın ne demek olduğu, boyutları ve çözümleri üzerine eğitim veriliyor. Oldukça üzerinde durulan bir kavram var ki, buna "yaşlılığı sömürme" deniyor. Bunun bir de "çocukluğu sömürme" olanı var!...
Anketlerle saptanan duruma göre;
1. Kabiliyetleri fiziken ve zihnen açık bir şekilde gerileyen yaşlılar bunu farketmenin ezikliği içindeler. Artık, hiçbir ise yaramayan kişiler olarak algılıyorlar kendilerini. Kendilerine güvenleri ağır bir şekilde zedeleniyor.
2. Kabiliyetlerindeki gerileme onları daha fazla diğerlerine bağımlı hale getiriyor. Özgürlüklerini büyük oranda kaybediyorlar. Kaybolan özgürlüğün yerini, düşkünlüklerine yardımcı olan muhtaç oldukları kişileri kaybetme endişesi kaplıyor.
3. Yaşıtlarının çoğunun ölmüş olması, aynı dönemi paylaştığı kişilerin sayısının hatırı sayılır bir şekilde azalmış olması, ne kadar yalnız olduklarını anlamalarını sağlıyor. Aşırı bir yalnızlık içindeler.
4. Yakında ölecekleri fikrini kabullenme ile cebelleşme durumundalar. Hayatları için bir beklentiye sahip olmayan kişi haline dönüşme pratiğini yaşıyorlar.
5. Ortalama olarak üç hastalığa aynı anda sahip olup onlarla yaşamak durumundalar. Zamanlarının çoğu sağlığa bağlı ızdıraplar çekmekle geçiyor. Sağlık işlerine ayrılan vakit ve enerji aniden günlerinin 1/4'ünü alır hale geliyor. Günde ortalama en az altı ayrı ilacı ihmal etmeden almaları gerekiyor.
6. Çirkinleşmiş olmaları en fazla ağırlarına giden durum. Yüzlerindeki, saçlarındaki ve vücutlarındaki belirtilerden oldukça utanıyorlar. Kendilerinden utandıkları için toplumdan, özellikle karşı cins her yaş bireylerden, gizlenmeye çalışıyorlar.
7. Sırf yaşlı olmaları nedeni ile yaşam tarzlarında bir sürü şeyi eziyet çekecek olmalarına rağmen değiştirmeleri gerekiyor. Lezzet kısıtlaması, fitness yapmaları gerekliliği, istemeseler de seks yapmaları gerekliliği gibi (bu sonuncuyu anlayamadım, “isteseler de seks yapamamaları olabilir” mi?).
8. Yaşlılık oldukça pahalı bir yaşam tarzı olduğu halde; bakım, sağlık gibi masraflardaki aşırı artış nedeniyle, yaşlılık döneminde gelir daha az. İhmal edilebilir bir grup dışında yaşlıların hemen hepsinin ağır ekonomik sorunları var.

Bu sekiz neden yaşlının kronik olarak bir korkular bunalımı içinde yaşamasına neden oluyor. Diğer yandan, yaşlı kişi etrafındaki aile bireyleri, yaşlanan kişinin yaşlandığını zihnen kabullenememe, eskisi gibi performans göstermelerini arzu etme ve bundan düşkünlük gösterdiğinde yaşlı kişiye çıkışma eğilimi gösteriyorlar. Bu şekilde çevreden gelen baskı yaşlının bunalımını derinleştirip, onu taviz veren kişi haline dönüştürüyor. Yaşlı, bir kez taviz veren kişiliğe dönüştüğünde iki taraf arasındaki ilişki otomatik olarak taviz bekleyen ve veren ikili ilişkisine bürünüyor ve kaçınılmaz olarak bu ilişkinin dozu artarak devam ediyor.

İşte bu ilişkiye "yaşlılığı sömürme", yaşlının adapte olduğu bu duruma da "korkular dehlizi" deniyor. Bu sömürme onun kişiliğini ezmeden tüm özgürlüklerine mahkeme yoluyla el koymaya kadar varabiliyor. Yaşlıların büyük kısmı ev işlerinde çalıştırılıyor ve gereken bakım ve sağlık hizmetlerini alamıyorlar.

Toplumun % 30'u yaşlı ve bunların % 70'i yaşlılığı sömürme ilişkisini yaşıyorlar (60 milyon nüfusun yaklaşık 15 milyonu). Bu kadar yüksek orandaki bir grup insanı depresyon altında yaşayan kişiler şeklinde muhafaza etmenin topluma sağlayacağı yarar ve zararlar düşünülmelidir.

Bu grup ki, kendisine toplumun çocukları emanet edilir, sonra da çocuklara iyi örnek olmaları beklenir. Bu grup, bizim bugünümüzü inşaa etmiş olan, gün görmüş geçirmiş kişiler olarak zengin bir dünya görüşüne sahip olan, toplumun resmini mutlu veya mutsuz olarak şekillendiren bir grup. Bu kaynağı büyük oranda etkin kılmanın maliyeti ise sadece bir kaç önlemle inanılmayacak kadar düşük. Şöyle ki;
1. Bir takım işin, bu yaş gurubu tarafından başarı ile yapılmaması için hiç bir neden yok. Ayrıca bazı işler bu grup tarafından yapıldığında en iyi sonucu verecek mahiyette, toplum içın çalışan faaliyet grupları gibi. Şonuç olarak, çalışmaları her açıdan katkı yapacak özelliktedir.
2. Sağlık ve yaşlılık konusunda erişkin eğitimi ile cahilliğin azaltılması hastalık ve bağımlılık sorunlarını büyük oranda azaltacaktır. Bu eğitim aile bireyleri, basın ve gönüllü kuruluşlarca verilebilir.
3. Aile bireylerinin toplu eğitiminde en önemli husus; yaşlıların beğenilmeye herkesden daha çok ihtiyaçları olduğu, buna karşılık onlara her şeyi ne kadar kötü yaptıklarının en fazla söylenen şey olduğudur. Yaşlılar kurumu aracılığı ile yapılacak anketler, konunun izlenmesini sağlayabilir.
4. Yaşlılar kurumunun programlarının başında yer alması, genel etiği ve kültürü etkileyecektir.

Sonuçta; uygulaması zor olsa da, anne ve babalarımızı eleştirmeyip, ne kadar beğendiğimizi sık sık söylemek gerekliliği doğuyor. Taviz ortamı hazır olduğu için, böyle bir şey yokmuş gibi algılamak ve davranmak gerekiyor. Bir de, onlardan bir şey istememek gerekiyor. Muhafaza ettikleri herşeyin sandığımızdan daha değerli olduğu, özellikle güzel şeylerin aile bireyleri tarafından şu veya bu ifadelerle yaşlıların rızası olarak veya olmayarak elinden alındığı vurgulanıyor.

Şişmanlık

Seminerde şişmanların sürekli suçluluk duygusu çekerek depresyonda oldukları, kendilerinden nefret ederek ağır güven kaybı içinde yaşadıklarını, etrafındakilerin yemek yeme ile ilgili olarak onları suçlama veya cezalandırmaya tabi tutmalarının sık görüldügü ve bunun hastaya sadece zarar verdiğini anlattılar. Onların bu konuda yardıma ihtiyacı olduğu, zayıflama tekniklerinin ancak çevre yardımı ile uygulanabileceğini anlattılar. Her şişmanlığın sonuçta aynı görüntüyü verse de değişik çeşit olduğu, hastanın hangi tip şişman olduğunun bulunması ile ancak uygun zayıflama tekniğinin seçilebileceğini söylediler. Kategorilerden biri “ileri yaş şişmanlığı” idi. Bunun nedeni çok yeme değil, yediğini daha az yakabilme idi. Bu tip hastaların yaşam tarzlarını tümden değiştirmeleri gerekiyormus. Yemek yeme alışkanlığı için yemek cinslerini değiştirmek, enerji harcama alışkanlığı için fitness yapmak ve rutin işlerini daha fazla enerji harcayacak şekilde yapmaya kalkışmak, asansör yerine merdiven kullanmak gibi. Eğer hasta kadın ise menopoz nedeni ile hormonal denge değişiminin beyindeki yemek yeme merkezlerini kalıcı olarak bozması da mümkünmüş. Onların işi şişmanlık genleri bozuk olanlar kadar zormuş, yemek yemeye karşı koymaları
imkansızmış. İlaçlar geliştirilmeye çalışılıyor. Verilen öneri yukarıdakinden farklı değil. Eğer hasta “disability” çekiyorsa, ayaklarını kullanamama gibi, enerji harcama imkanları oldukça kısıtlı olacağından çevresindekilerin daha yardımcı olması isteniyor. Her üç hal içinde yenilen yiyecek hacmini azaltma hastadan sorulmuyor ve kendilerine karşı anlayışlı olunması talep ediliyor. Hastanın güzel ve çekici olmaya özendirilmesi ve kendisinin öyle olduğunun kendisine hatırlatılması önemli. Yemek çok yediğinden şikayet ederse bunun bir suç olmadığı,
fitness yapmaya özen gösterme ile uğraşmanın herkesin derdi olduğu söylenecekmiş."

Hayata iyi bakın

Blueman

15.08.2001

Hiç yorum yok: