22.10.07

* Temmuz dolunayı ve Shibumi

Temmuz dolunayıyla gelen ılık, hafif esintili bir gecede, denize doğru uzanmış bir mendirek üzerinde, hafif rüzgarla dalgalanan bir çarşaf gibi görünen denize ayaklarımı uzatmış ve pırıl pırıl mehtaba gözlerimi büyülenmiş gibi dikmişken sanki “shibumi”nın nasıl bir şey olabileceğini ve Japon kültürünün, böylesi bir kavramı doğanın içinden nasıl da süzdüklerini anlar gibi oldum.
Trevanian’ın "Shibumi" adlı kitabının kahramanı Nicholai, kendisini büyüten General’in yönlendirmesiyle Otake-san adında usta bir Go oyuncusunun yanına gidecek ve artık orada yaşayacaktır.
“General gülümsedi. “Belki dostumun konuşma üslubunu zaman zaman şaşırtıcı bulabilirsin. Hangi konudan konuşursa konuşsun hep Go oyununun deyimleri ile konuşur. Onun gözünde hayat, Go’nun basitleştirilmiş şeklidir.”
“Galiba onu seveceğim efendim.”
“Bundan eminim. Çok saygı duyduğum bir kimsedir. Onda öyle bir nitelik var ki... nasıl ifade edeyim bilmiyorum... shibumi var.”
“Shibumi mi efendim? Nicholai bu terimi biliyordu, ama yalnızca bahçelerin düzenlenmesine, mimariye ilişkin anlamıyla biliyordu. Azımsanan alçak gönüllü güzellik anlamıyla. “Bu kelimeyi hangi anlamda kullanıyorsunuz efendim?”
“Herhalde belirsiz bir anlamda, üstelik yanlış olarak kullanıyorum. Ya da bana öyle geliyor. Anlatılamayacak bir niteliği tarif etme çabası. Bildiğin gibi shibumi sıradan, olağan görünümlerin altında yatan gizli üstünlükleri anlatır. Söyle düşün. O kadar doğru bir söz ki, cesaretle söylenmesine gerek yok. O kadar dokunaklı bir olay ki, güzel olmasına gerek yok. O kadar gerçek ki, sahici olmasına gerek yok. Shibumi demek, bilgiden çok anlayış demek. İfade dolu bir sessizlik demek. Kendini kanıtlama gereği duymayan bir alçak gönüllülük demek. Sanatta shibumi zarif bir basitliği ifade eder. Buna “sabi” denir. Felsefedeyse kendini “wabi” olarak gösterir. Büyük bir ruhsal rahatlıktır, ama pasiflik değildir. Bir insanın kişiliğindeyse... nasıl söylemeli... Hakimiyet peşinde olmayan otorite mi? Onun gibi bir şey.”
“İnsan shibumi’yi elde etmez. Ancak onu... keşfeder. Bunu yapabilen pek az sayıda üstün nitelikli insan vardır. Dostum Otake-san gibi.”
“Yani insan shibumi düzeyine gelmek için çok şey mi öğrenmeli?”
“Daha çok, bilgilerden geçip basitliğe varmak gerek.”
O andan itibaren Nicholai’nin hayattaki en büyük amacı shibumi düzeyinde bir insan olmaktı.”

O gece dolunay da ifade dolu bir sessizlik içinde öylesine güzeldi ki bunu kanıtlamasına gerek yoktu. Hakimiyet peşinde olmayan bir otoriteydi.

“Shibumi”yi bulabilmek ve doyasıya yaşamak dileklerimle...

Hayata iyi bakın

Blueman

01.07.2004

Hiç yorum yok: