19.11.07

* 80lerin şarkıları ve American Psycho

“American Psycho” Patrick Bateman adlı bir Wall Street borsacısının ilginç ruh hali ve işlediği vahşi seri cinayetler hakkında gibi görünen ve başarılı bir dönem, sistem ve yuppie eleştirisi olarak da incelemeye değer bir filmdi. Bir diğer ilginç yanı da Patrick’in kurbanlarını öldürmeden önce onlara 80’lerin bazı popüler şarkılarını dinletmesi ve bu sırada ilginç değerlendirmeleriyle ortama absürt bir hava katmasıydı. Hoşuma gittiği için paylaşmak istedim.
İşte birkaç örnek:
“’Huey Lewis & The News’ı sever misin? İlk çalışmaları benim için biraz fazla “New Wave” havasındaydı. 1983’te “Sports” albümleriyle kendilerini buldular; ticari ve sanatsal açıdan... Albümün tümünde berrak bir ses düzeni vardır. Profesyonellikleri şarkıların kaliteli olmasını sağlamıştır. Elvis Costello’yla karşılaştırılmıştı, ama bence Huey’in çok daha alaycı bir mizah anlayışı vardır. (elindeki CD’yi göstererek) 1987’de Huey bu albümü çıkardı; “Fore!”. En başarılı albümleri... Bence başyapıtları olan şarkı da bu; “Hip To Be Square” (müzik setinde çalma tuşuna başar). Şarkı insanı yakalayıverir. Birçok insan şarkının sözlerine dikkat etmez. Etmeliler. Çünkü sadece topluma uyumluluğun keyfi ve arkadaşlığın önemi ile ilgili değil, aynı zamanda grubun kendini ifadesinin kişisel bir belgesi gibidir.” (Ve sonra kurbanının kafasına koca bir baltayı defalarca indirir)



“Phil Collins’i sever misiniz? Ben tam bir Genesis hayranıyımdır. 1980’de çıkardıkları albümlerinden beri; “Duke”. Ondan önceki çalışmalarını tam olarak anlayabildiğimi sanmıyorum. Fazla sanatsaldı... Fazla entelektüel. “Duke” albümüyle Phil Collins’in varlığı daha bir belirgin hale geldi. Bence “Invisible Touch” grubun başyapıtıdır. Soyutluğun, görülmeyenin üzerine epik bir meditasyondur. Aynı zamanda daha önceki üç albümün anlamını da derinleştirip zenginleştirir. Şu muhteşem Banks, Rutherford, Collins “ensemble”sinin çalışını bir dinleyin. Her bir enstrüman üzerindeki her nüansı duyabilirsiniz. Şarkı sözü ustalığı ve sözler sayesinde bu albümle profesyonelliklerinin zirvesine çıktılar. “Land Of Confusion”ın sözlerini ele alalım. Bu şarkıda Collins politik otoritenin yol açtığı sorunları irdeler. “In Too Deep” ise 80’lerde tek eşlilik ve sadakat üzerine yazılmış en etkili pop şarkısıdır. Şarkı moral vericidir. Sözler bir rock parçasında duyduğum en olumlu, pozitif sözlerdir. Phil Collins’in solo kariyeri biraz daha ticari görünüyor. Bu nedenle daha dar bir açıdan tatmin edici olabiliyor. Özellikle “In The Air Tonight” ve “Against All Odds” şarkılarında olduğu gibi. Phil’in solo bir sanatçı olmasına kıyasla, grupla olduğunda daha başarılı olduğunu düşünüyorum. Ve “sanatçı” kelimesinin altını çiziyorum. (müzik setinde çalma tuşuna başar) Bu “Sussudio”... Çok harika bir şarkıdır. Kişisel favorimdir.” (Ve evinde bu değerli bilgileri (!) paylaştığı iki fahişeyle birlikte olduktan sonra onları feci şekilde döver)

“Whitney Houston’ın ilk albümünün adının sadece “Whitney Houston” olduğunu biliyor muydunuz? Ve albümden 4 liste başı single çıktığını? Şarkılarından birini seçmek çok zor, ama “Greatest Love Of All” şu ana kadar yazılmış en güçlü aşk şarkılarından biridir. Kendini koruyabilmek ve asalet ile ilgilidir. Verdiği evrensel mesaj bütün sınırları aşar ve kendimizi daha iyi kılmamız için asla çok geç olmadığını hatılatır bizlere. Zira yaşadığımız bu dünyada kendimizi sevmeden ve anlamadan, başkalarına empati duyabilmemiz imkansızdır. Mesaj önemlidir. Hatta hayatidir. Ve bu albümde çok güzel verilmiştir bu mesaj.” (Bu sırada kurbanı olacaklardan habersiz aldığı içki ve uyuşturucu etkisinde uçmaktadır)


Blueman

16.06.2006

Hiç yorum yok: