26.3.14

Öyle Bir Hikaye

“Öyle Bir Hikaye” adlı öyküde Nikolay Stepanoviç adlı bir profesörün bebekken bir arkadaşının kendisine velayetini bıraktığı Katya adlı evlatlığının tiyatroya olan aşkı ve oyuncu olma tutkusunun, oyunculuğa yeteneği olmaması nedeniyle kendisini soktuğu bunalım ile profesörün eşi ve kızıyla yaşadığı evdeki monoton hayatı, tükenmiş aşkı, öğretme tutkusu sayesinde güç bela sürdürmekte olduğu mesleğinden duyduğu sıkıntıların paralelliği belki de Nikolay’ın Katya’ya olan sevgi ve ilgisinin altında yatan, onları birbirlerine bağlayan bir ortak nokta.

“Buhran” adlı kısa öyküde sokak kadınlarına, fahişelere duyduğu dayanılmaz acıma ve tiksinti hislerini yenmeye ve onları anlamaya çalışan hukukçu Vasilyev’in bu uğurda girdiği bunalıma tanık oluyoruz.

“Köylü Karıları” adlı diğer kısa öyküde ise bir köy hanına uğrayan yolcu Matyev Savviç’in gece han sahibine anlattığı hikayesinde eşi savaşa giden komşusu Maşenka’ya aşık olup nasıl bir felakete sürüklendiğini ve sonunda kendi himayesine verilen Maşenka’nın küçük kızı Kuzka’yla yaptığı yolculuğa tanık oluruz.

19. yüzyıl Rusya'sından yaşamları, zorlama edebî araçlara başvurulmadan, karmaşık olay örgüleri ve kestirme çözümler yerine basitmiş gibi görülen yalın bir teknikle betimleyen Anton Çehov’un tadına doyulmaz tarzı ile insan psikolojisinde hoş, buruk, acı, ama gerçek bir gezintiye çıkmak isteyenlere…


Hayata iyi bakın

Blueman

26.03.2014

17.3.14

Mart dolunayı

Mart 2014 dolunayı yağmur bulutları ardında olsa da çok güzel... Kara bulutların ardındaki umut ışığı o...

“Tanrı bunu niçin yapmıştı? Geceler uykuya, bilinçsizliğe, dinlenişe, unutuşa ayrıldığına göre, onu gündüzlerden daha güzel, şafaklardan, akşamlardan daha hoş yapmak niçindi, sonra niçin bu ağır, bu baştan çıkarıcı, bu güneşten daha şiirli, bu böylesine kapalı olduğu için gün ışığıyla aydınlatılamayacak kadar ince ve gizemli şeyleri aydınlatmaya adanmışa benzeyen bu yıldız gelip de karanlıkları böylesine saydamlaştırıyordu?
Niçin şarkıcı kuşların en ustası ötekiler gibi dinlenmiyordu da heyecan veren gecede şakıyordu?
Dünyanın üstüne atılan bu yarı perde nedendi? Bu yürek titreyişleri, bu ruh coşkusu, bedenin böyle gevşeyiverişi nedendi?
Yataklarında yattıklarına göre insanların hiç de görmedikleri bu güzellik, çekicilik bolluğu nedendi?
Bu ulu görünüm, gökyüzünden yeryüzüne serpilmiş şiir bolluğu kimin içindi?”
Guy de Maupassant'ın "Ay Işığı" adlı kitabındaki aynı adlı hikayeden

"Ay Işığı" öykü alanında dünya edebiyatına damgasını vurmuş olan Fransız yazar Guy de Maupassant'nın on dört öyküsünden oluşan bir derleme.
Edebiyat yaşamına Flaubert'in çırağı olarak başlayan Maupassant, benzerine az rastlanır gözlem gücü, küçük ayrıntıları değerlendirme ustalığı ve doğrudan söylenenin gerisindeki ince alayla kaleme aldığı eserleriyle öykü türünü adeta yeniden tanımlamış. Olaylara, nesnelere hep dışarıdan bakan, okuru çok değişik çevrelerde, çok değişik insanlar arasında dolaştıran yazarın öykülerinin büyük çoğunluğu okuru hep derin bir gerçeklik duygusu içinde gülümsetiyor ya da ürpertiyor. Yazar, sıradan insanların yaşamındaki küçük dramlardan ve onların zihinlerini meşgul eden gündelik sorunlardan ironi dolu çarpıcı hikâyeler çıkarıyor.
Özlü, güçlü, keskin, ekonomik anlatımla güçlendirdiği gerçekçiliği ve kurgudaki ustalığıyla öykü türüne yeni bir anlayış getiren yazarın bu derlemesi Türkçe'nin usta kalemlerinden Tahsin Yücel'in çevirisiyle okurlara sunulmuş.

kitabın arka kapağındaki tanıtım yazısından


Hayata iyi bakın

Blueman

16.03.2014